Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Sigortacının Sigorta Ettirene Ağır Kusur Nedeniyle Rücu Hakkı
KARAYOLLARI ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASINDA SİGORTACININ SİGORTA ETTİRENE AĞIR KUSUR NEDENİYLE RÜCU HAKKI
Özet
Karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu sigorta teminatı altına alan ve böylece araç işletenleri zarar verdikleri kişilere tazminat ödemekten kurtaran bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu nedenledir ki, zarar görenlere tazminat ödeyen sigortacının daha sonradan sigorta ettirene rücu etmesi istisnai haller dışında mümkün değildir. Zorunlu mali sorumluluk sigortasında da, tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise sigortacının rücu edilebileceği düzenlenmiştir. Bu çalışmamız da, sigorta ettirenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin ağır kusuru sonucu meydana gelen zararlar nedeniyle, sigortacının rücu hakkı ele alınmıştır.
Giriş
Karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortasında, zarar görenin daha çok korunması için, sigorta sözleşmesi hükümlerine göre ödenecek tazminatın azalmasını veya ortadan kalkmasını gerektiren durumlarda, sigortacı bunu zarar gören üçüncü kişiye karşı ileri süremeyecek ancak ödediği tazminat için sigorta ettirene rücu edebilecektir[1]. Sigortacı zarara uğrayan üçüncü kişilerin zararını tazmin ettikten sonra, sigorta ettirene rücu eder. Sigortacının, sigorta ettirene rücu hakkı, Karayolları Trafik Kanununda değil, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarında düzenlenmiştir. Sigorta hukukunda da sigorta ettirenin kusurunun ağırlık derecesinin birbirinden farklı sonuçları bulunmaktadır[2]. Trafik kurallarının büyük çoğunluğu, karayolundan yararlanan sürücü ve yayalara, belli durumlarda kesin olarak belirlenmiş objektif nitelikte bir hareket tarzını emreder. Bu kurallar karşıısında kişinin bir takdir ve değerlendirme hakkı bulunmamaktadır. Ne emredilmişse ona uygun davranma zorunluluğu var olup, özenin ölçüsü kuralın kendisidir. Fakat, kusurun derecelendirilmesinde somut olayın özelliği gözetilmeli, belli bir hareket tarzını emreden mutlak nitelikteki bir trafik kuralı ihlal edilmesine rağmen, ağır kusur kavramından bahsedilmeyebilir.
Bu çalışmada, karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortasında, ağır kusur nedeniyle sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı, sigorta hukukunda ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları çerçevesinde ağır kusur kavramının belirlenmesi ve ağır kusurun ispatı inceleme konusu yapılmıştır.
1. Genel Olarak Sigortacının Rücu Hakkı ve Halefiyet
Rücu hakkı, asıl borçlu ile onun adına borçlunun bir borcunu ifa ederek veya borçlunun üstlenmiş olduğu şahsi bir yükümlülüğü yerine getirerek fedakarlıkta bulunan ve alacaklıyı tatmin eden kişi arasındaki ilişkiden, yani iç ilişkiden doğar. Buna karşılık, halefiyet hakkı ise, borçlu adına alacaklıyı tatmin eden kişi ile alacaklı arasındaki ilişkiden, yani dış ilişkiden doğar[3].
Zarar gören sıfatıyla ‘sigorta ettiren’ rizikonun gerçekleşmesi nedeniyle meydana gelen zararlar için üçüncü bir kişiye karşı herhangi bir hukuki nedene binaen tazminat alacağına sahip ise, bu hakkın ödenen sigorta tazminatı miktarınca kanun icabı ‘sigortacıya geçmesi’ halini sigortacının halefiyeti olarak tanımlanabilir[4].
1. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Sigortacının Sigorta Ettirene/Sigortalısına Rücu Hakkı
Karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu sigorta teminatı altına alan ve böylece araç işletenleri zarar verdikleri kişilere tazminat ödemekten kurtaran bir sorumluluk sigortası türüdür. Bu nedenledir ki, zarar görenlere tazminat ödeyen sigortacının daha sonradan sigorta ettirene rücu etmesi istisnai haller dışında mümkün değildir[5]. Sigortacı zararı giderdikten sonra, ödemiş olduğu meblağ için sigortalıya/sigorta ettirene rücu edecek olursa, zorunlu mali sorumluluk sigortasının fonksiyonu kalmaz. Bununla beraber bazı hallerde sigortacıya, sigorta ettirene rücu hakkı tanınmıştır. Rücu koşullarının meydana gelmesi, sigortacıyı tazminatı ödemek sorumluluğundan kurtarmaz. Sigortacı zarara uğrayan üçüncü kişilerin zararını tazmin eder, zararın tazmini sonrası sigorta ettirene rücu eder. Fakat bu sonuç, Karayolları Trafik Kanununda değil, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarından çıkarılmaktadır[6]. Zorunlu mali sorumluluk sigortasında, sigortacının sigortalısına rücu etme hakkı, sadece Genel Şartlarda öngörülen istisnai hallerde tanınmıştır[7].
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesine göre, sigortacı aşağıdaki hallerde ödediği tazminattan dolayı sigorta ettirene rücu edebilecektir:
- a) İşletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelen zararlar,
- b) Aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelen zararlar,
- c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelen zararlar,
- d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde Genel Şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olması,
- e) Çalınma veya gasp edilme olayında meydana gelen zararlarda, sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğunun tespit edilmesi,
- f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde.
- Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Ağır Kusur
1. Kavram
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B.4-a maddesinde "Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise," sigortacının rücu edilebileceği düzenlenmiştir.
Roma Hukukundan beri sorumluluk hukukunda kusur, kast ve ihmal/taksir olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Öğretide kastın, haksız fiil failinin zararlı sonucu bilerek ve isteyerek meydana getirmesi olduğu belirtilmektedir[8]. İhmalde ise, zarara yol açan sonucu bilme veya isteme unsurları bulunmamaktadır. Kastın tek türü ve derecesi olduğu halde, ihmalin/taksirin değişik dereceleri olabilmektedir. Çünkü bir haksız fiilde gösterilmesi gereken dikkat, tedbir ve meslekte özen farklılıklar gösterilebilir. Bir kimsenin, fren tertibatı bozulmuş bir motorlu taşıt ile alkollü bir biçimde seyir halinde bir başkasına zarar vermesindeki tedbirsizlik ile bakımları tam bir motorlu taşıtla, her türlü trafik kuralına uygun olarak seyir halindeyken, kırmızı ışıkta aniden önüne çıkan kişiye zamanında frene basmaması nedeniyle gösterdiği tedbirsizlik aynı düzeyde ve yoğunluk derecesinde değildir. Bu nedenledir ki, ihmal ağır ve hafif olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kusurun kast ve ağır ihmal dereceleri ağır kusur, hafif ihmale ise hafif kusur adını alır[9].
Türk hukukunda ihmal kavramının yerine hatalı olarak kusur kavramı kullanılmaktadır. Bu nedenledir ki sigorta hukukunda da ağır ihmal yerine ağır kusur kavramı kullanılmaktadır.
Ağır kusur/ihmal, her makul insanın aynı vaziyet ve şartlar altında alması gereken en basit tedbirlerin alınmaması ve dikkatin gösterilmemiş olmasıdır[10]. Aslında ağır kusur kasıt olmamakla beraber, kasta yakın bir kusurun varlığı anlamına gelir. Örneğin bir sürücünün alkollü bir biçimde bozuk olan bir araçla trafiğe çıkması sonucu bir kazanın meydana gelmesi. Aslında ağır kusurda; hal ve şartların yüklediği gerekli özeni gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara “tam bir aldırmazlık” söz konusudur[11].
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın B.4-a maddesinde tam kusurdan değil kasıt veya ağır kusurdan söz edilmektedir. Ağır kusur ile tam kusur rücu nedeni bakımından farklı olup, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi ağır kusur kasta yakın bir kusur halini ifade etmektedir. Sigorta ettiren/sigortalı, davranışının sigorta konusunun meydana gelmesine neden olacağı veya zararın artmasını bildiği veya bilmesini gerektiren hallerde ağır kusurludur. Ancak burada sigorta ettirenin davranışı kasıt derecesine ulaşmamıştır. Yani sigorta ettirende hukuka aykırılık bilinci bulunmamaktadır[12]. Bu sebeple, bir sürücünün karışmış olduğu kazada %100 oranında/tam kusurlu bulunması ağır kusurlu olduğunu göstermez. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında da tam kusur başlı başına rücu sebebi olarak sayılmamaktadır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 25.12.2017 Gün 2017/1914 E. ve 2017/12055K. Sayılı ilamında “…ödenen tazminatın ağır kusur nedeni ile sigorta ettirenden rücu edilebilmesi için aranan kusurun, asli kusur değil, kasta yaklaşan bir kusur olması gerekir. HGK'nun 10.12.2003 gün 2003/11-756-743 Sayılı ilamında da “ ağır kusurda, hal ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara tam bir aldırmazlık söz konusudur. Ağır kusur bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır.” şeklinde açıklanmıştır.
Somut olayda, trafik kazasının;davalıya ait aracın tespit edilemeyen sebeple damperli kasasının açılması sonucu kasanın baş kısımları ile yolda bulunan plaka tanıma sisteminin takılı olduğu demir çatı direklerine çarparak yola devirmesiyle oluştuğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kazada araçların azami yüksekliği 4 mt kuralı ihlal edildiğinden ve beyanlarına göre kaza anında gürültü duyduğu kazadan 200 mt sonra durduğu halde damperi indirip yola devam etmesi sebebiyle %100 asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumun da kasta yaklaşan bir kusur durumu olan ağır kusur olarak kabul edilmesi doğru değildir…” denilmektedir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 11.3.2010 Gün 2009/9345 E. ve 2010/2116K. Sayılı ilamında “…Hükme esas alınan bilirkişi raporunda kimliği tesbit edilemeyen, olay yerini terk eden sigortalı araç sürücüsünün kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçme kuralını ihlal etmesi sebebiyle kazanın meydana gelmesinde % 100 oranında yani tam kusurlu olduğu kabul edilmiş, mahkemece de bu sebeple davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Bilindiği üzere, ağır kusur kavramı özel hukuk kavramı olup kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise davalı sigortalı aracın sürücüsünün salt kırmızı ışıkta geçmesi sebebiyle trafik kurallarına aykırı davranışı sebebiyle %100 kusurlu bulunması, başlı başına kasıtlı yada ağır kusuru olduğu anlamına gelmez. Üstelik böyle bir durumda hasarın teminat dışında kaldığını ispat yükü T.T.K.nun 1282 maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Sigorta ettirene rücu sebepleri belirli olup davacı tarafından diğer rücu sebepleri ileri sürülüp kanıtlanmadığına ve mahkemenin kabul gerekçesi rücu sebeplerinden olmadığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde kabulüne şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…”denilmektedir.
1. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Ağır Kusurun Belirlenmesi ve İspatı
Sigortacı, sigorta ettirenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin davranışının ağır kusurlu olduğunu ve zararın meydana gelmesine ya da zararın artımına neden olan olay ile ağır kusurlu davranış arasındaki nedensellik bağını ispatlamakla yükümlüdür[13].
Genel Şartların B.4-a maddesindeki düzenlemede, sadece kişilerin kasti hareketleri veya ağır kusurları sonucunda meydana gelmiş olma olgusuna yer verilmiştir. Buradan çıkan sonuç, nitelikleri gereği rücu davalarında, her somut olayın kendi özelliği çerçevesinde değerlendirilmesinin gerektiğidir[14].
Sorumlu kimsenin ihmalinin ağır olup olmadığının tayininde, dikkate alınacak ideal davranış türünün tayininde benzer hal ve koşullar altında özenli kişiler ölçü alınacaktır. İhmal, sübjektif kıstasa göre değil, objektifleştirilmiş bir kıstasa göre tespit olunmalıdır[15]. Fakat sigorta hukukunda ağır kusurun tayininde hem objektif hem de sübjektif kıstaslar birbiri yanı sıra mevcut olmalıdır[16]. Ağır kusurun sübjektif kıstasları açısından bilinçli ve bilinçsiz ağır kusur kavramı ayırımı da yapılmaktadır. Bilinçli ihmalde, hukuka aykırı sonuç, eylemde bulunan kişi tarafından görülmekte ancak bu sonucun gerçekleşmeyeceği umulmaktadır. Bilinçli olmayan ise, hukuka aykırı olan sonuç önceden öngörülmemekte fakat gerekli olan özenin gösterilmesinde de bir umursamazlık söz konusudur[17].
Sigorta ettiren, zararın gerçekleşme ihtimalini artırdığını veya zararı kolayca azaltabileceğini bilmekle birlikte hiçbir şeyin olmayacağı düşüncesine veya artan zarar ihtimaline rağmen sigortacı tarafından tazmin edileceği beklentisine dayanıyorsa bilinçli kusur ağırdır. Bu nedenle, ağır kusurun varlığında, sigortacı alternatif bir davranış tarzını ve bu davranışın sigorta ettirenden beklenebileceğini ispat etmekle yükümlüdür. Buna karşın sigorta ettiren, artan zarar ihtimalini bilmediği veya daha az zararlı bir eylemi düşünemediği yani alternatif davranışı tahmin edemediği durumlarda bilinçsiz ağır kusur söz konusu olabilir[18].
Kırmızı ışıkta geçme, hatalı sollama, mıcırlı yolda hızını kesmeme, kavşaklara ve dönemeçlere hızlı girme, geçme yasağına uymama, uykusuz olarak uzun süre araç kullanma gibi hallerde de, kaza yapan sürücü asli veya tam kusurlu kabul edilse dahi, bu haller somut duruma göre ağır kusur sayılmayabilir. Bu örneklerde, sigortacının öncelikle somut olayda sürücünün ağır kusurunun objektif unsurlarının varlığını ispatı gerekmektedir. Buna karşılık kusurlu olan sürücü de, olayla ilgili sübjektif durumunu, olayın oluş şeklini, davranışının nedenlerini, özellikle olay anındaki fiziksel ve ruhsal durumunu izah etmelidir[19]. Yani Sigorta ettiren, olayın oluş şeklini, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin davranış sebeplerini, olay anındaki kendilerinin fiziksel veya ruhsal durumları gibi sübjektif nedenleri ortaya koyarak ağır kusurlu olmadıklarını ispatlayabilir. Örneğin kalp krizi geçirip bilicini kaybeden bir sürücünün, kırmızı ışıkta geçmiş olması ağır kusur olarak nitelendirilemez[20]. Bir sürücünün hiçbir neden yok iken, kırmızı ışıkta geçmesi veya sollama yasağını ihlal etmesi ağır kusur sayılmalıdır[21].
1. Ağır Kusur Nedeniyle Rücu Davalarında Sigortacının Faiz Talebi
Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Sigorta ettirenin dava hakkı tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Ödeme tarihi aynı zamanda üçüncü kişilere rücu edebilme tarihidir. Bu nedenledir ki, ağır kusur nedeniyle rücu hallerinde de, faiz başlangıç tarihinin halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekir[22].
Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 30.6.2014 Gün 2013/10615 E. Ve 2014/10311 K. Sayılı İlamında da; “..Rücu alacaklısı olan davacı sigorta şirketinin, üçüncü kişiye ödeme yaptığı tarih itibariyle rücu borçlusu olan davalı temerrüde düşmüş olup, faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olarak kabul edilmesi gerekir…” denilmektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında, sigortacının sigortalısına rücu etme hakkı, sadece Genel Şartlarda öngörülen istisnai hallerde tanınmıştır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın B.4-a maddesinde de; tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının rücu edilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemede, sadece kişilerin ağır kusurları sonucunda meydana gelmiş olma olgusuna yer verildiği için, ağır kusur nedeniyle rücu davalarında, her somut olayın kendi özelliği çerçevesinde mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nda tam kusurdan değil ağır kusurdan söz edilmektedir. Ağır kusur ile tam kusur rücu nedeni bakımından farklı olup, nitekim Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında da tam kusur başlı başına rücu sebebi olarak sayılmamıştır. Çünkü bir sürücünün karışmış olduğu kazada %100 oranında/tam kusurlu bulunması, ağır kusurlu olduğunu göstermez. Sigortacının öncelikle somut olayda sürücünün ağır kusurunun objektif unsurlarının varlığını ispatı gerekmektedir. Şayet sigortacı objektif unsurların varlığını ispat ederse, kusurlu olan sürücü de, olayla ilgili sübjektif durumunu izah ederek ağır kusurlu olmadığını yine ispatlayabilir.
Kaynakça
- BOZER, Ali, Sigorta Hukuku (sigorta Endüstrisi, Sigorta Hukukunun Genel Prensipleri, Tazminat Sigortası ve Çeşitleri-Can Sigortası ve Çeşitleri), Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 1965.
- ÇEKER, Mustafa, 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Sigorta Hukuku, 1. Baskı, Karahan Kitabevi, Adana 2011.
- KARASU, Rauf, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), Yetkin Yayınları, Ankara 2016.
- KENDER, Rayegan, Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, Güncellenmiş 13. Baskı, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2014.
- KILIÇOĞLU, Ahmet M., Borçlar Hukuku Genel Hükümler (Yeni Borçlar Kanunu’na Göre Hazırlanmış), 14. Bası, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara 2011.
- MEMİŞ, Tekin, Sigorta Hukukunda Ağır Kusur ve Kırmızı Işık İhlali Konulu Bir Hukuk Genel Kurul Kararı Değerlendirilmesi, Reasürör, S.54.
- MİSİLİ, Sinan, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Uyarınca Sigortacının Sigorta Ettirene Rücu Davası, TBB Dergisi Sayı 133, Kasım-Aralık 2017.
- OMAĞ, M. Kemal, Türk Hukukunda Sigortacının Kanuni Halefiyeti, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2011.
- ÖZSUNAY, Ergun, Türk Hukukunda İşletenin Sorumluluğu ve Sorumluluktan Kurtulması Bakımından ‘Kusur’un Etkisi, Sorumluluk Hukukunda Yeni Gelişmeler I. Sempozyumu, İstanbul 1980.
- TANDOĞAN, Haluk, Türk Mes’uliyet Hukuku (Akit Dışı ve Akdi Mesuliyet), Vedat Kitapçılık, İstanbul 2010.
- ÜNAN, Samim, Türk Ticaret Kanunu Şerhi Altıncı Kitap Sigorta Hukuku (Cilt II Sigorta Türlerine İlişkin Özel Hükümler Birinci Bölüm Zarar Sigortaları Madde 1453-1486), On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2016.
- VURAL, Güven, Trafik Sigortası (Motorlu Taşıt Araçları Zorunlu Sorumluluk Sigortası), Ankara 1981.
- YILMAZ, Zekeriya, Trafik Kazaları ve Taşımacılıktan Doğan Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010.
- Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 25.12.2017 Gün 2017/1914 E. ve 2017/12055K. Sayılı ilamı ( http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm).
- Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 25.5.2016 Gün 2016/3422 E. ve 2016/6357 K.
( http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm).
- Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.2.2014 Gün 2013/21198E. Ve 2014/1568 K. Sayılı İlamı( http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm).
- Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 11.3.2010 Gün 2009/9345 E. ve 2010/2116 K. Sayılı ilamı ( http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm).
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 20.11.2006 Gün 2005/11122 E. ve 2006/11935 K. Sayılı ilamı
( http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm).
BU MAKALE TERAZİ HUKUK DERGİSİ EYLÜL 2018 CİLT:13 SAYI:145’DE YAYINLANMIŞTIR.
[1] KENDER, Rayegan, Türkiye’de Hususi Sigorta Hukuku, Güncellenmiş 13. Baskı, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2014, s. 353-354.
[2] MEMİŞ, Tekin, Sigorta Hukukunda Ağır Kusur ve Kırmızı Işık İhlali Konulu Bir Hukuk Genel Kurul Kararı Değerlendirilmesi, Reasürör, S.54, s. 4.
[3]YILMAZ, Zekeriya, Trafik Kazaları ve Taşımacılıktan Doğan Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 1049.
[4]OMAĞ, M. Kemal, Türk Hukukunda Sigortacının Kanuni Halefiyeti, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2011, s. 37. ; ÜNAN, Samim, Türk Ticaret Kanunu Şerhi Altıncı Kitap Sigorta Hukuku (Cilt II Sigorta Türlerine İlişkin Özel Hükümler Birinci Bölüm Zarar Sigortaları Madde 1453-1486), On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2016, s. 226.
[5] VURAL, Güven, Trafik Sigortası (Motorlu Taşıt Araçları Zorunlu Sorumluluk Sigortası), Ankara 1981, s. 60.
[6] BOZER, Ali, Sigorta Hukuku (sigorta Endüstrisi, Sigorta Hukukunun Genel Prensipleri, Tazminat Sigortası ve Çeşitleri-Can Sigortası ve Çeşitleri), Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 1965, s. 294.
[7]ÇEKER, Mustafa, 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Sigorta Hukuku, 1. Baskı, Karahan Kitabevi, Adana 2011, s. 207.
[8] TANDOĞAN, Haluk, Türk Mes’uliyet Hukuku (Akit Dışı ve Akdi Mesuliyet), Vedat Kitapçılık, İstanbul 2010, s. 46.
[9] KILIÇOĞLU, Ahmet M., Borçlar Hukuku Genel Hükümler (Yeni Borçlar Kanunu’na Göre Hazırlanmış), 14. Bası, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara 2011, s. 298-299.
[10] ÖZSUNAY, Ergun, Türk Hukukunda İşletenin Sorumluluğu ve Sorumluluktan Kurtulması Bakımından ‘Kusur’un Etkisi, Sorumluluk Hukukunda Yeni Gelişmeler I. Sempozyumu, İstanbul 1980, s. 71; TANDOĞAN, s. 54-55.
[11]KARASU, Rauf, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), Yetkin Yayınları, Ankara 2016, s. 115. ; MEMİŞ, s. 5.
[12] MEMİŞ, s. 5.
[13]“…Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçme kuralını ihlal etmesi sebebiyle kazanın meydana gelmesinde %100 oranında yani tam kusurlu olduğu kabul edilmiş, mahkemece de bu sebeple davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Bilindiği üzere, ağır kusur kavramı özel hukuk kavramı olup kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise davalı sigortalı aracın sürücüsünün salt kırmızı ışıkta geçmesi sebebiyle trafik kurallarına aykırı davranışı sebebiyle %100 kusurlu bulunması, başlı başına kasıtlı yada ağır kusuru olduğu anlamına gelmez. Üstelik böyle bir durumda hasarın teminat dışında kaldığını ispat yükü TTK'nin 1282.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Sigorta ettirene rücu sebepleri belirli olup davacı tarafından diğer rücu sebepleri ileri sürülüp kanıtlanmadığına ve mahkemenin kabul gerekçesi rücu sebeplerinden olmadığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde kabulüne şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…”Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 25.5.2016 Gün 2016/3422 E. ve 2016/6357 K.( http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm)
[14]“…Somut olayda; dosyaya ibraz edilen trafik kazası tespit tutanağında olayın gerçekleşme biçimine ilişkin olarak yapılan açıklamalara göre, davalı araç sürücüsünün fren tertibatında olan bozukluğu gidermeden yola devam ettiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davalı sürücünün, sigortalı aracın frenlerinin arızalı olduğunun davalı tarafından itiraza uğramayan fren ustası tarafından belirtildiği hatta, bu şekilde yola devam edemeyeceğinin kendisine bildirildiği halde Bolu Dağı gibi keskin virajlı ve 15.01.2000 kaza tarihi itibariyle yol şartlarına rağmen yola devam etmesi ve kaza tutanağındaki şekle göre, aracın sağ korkuluklara çarpıp önce 72 direğe hasar verip, 135.m. sonra bu defa 12 korkuluğa hasar verdiği ve yolda bu mesafe boyunca herhangi bir fren izinin bulunmadığı anlaşılmakla, sürücünün eyleminin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir.
Her ne kadar davalı vekili, Düzce 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2000/43-297 sayılı ceza dosyasında sürücünün aracın direksiyon hakimiyetini kaybedip yol dışı kalarak devrilmesiyle dikkatsizliği sonucu kazanın meydana geldiğinin kabul edilip cezalandırıldığını savunmuş ise de, direksiyon hakimiyetinin kaybedilme nedeninin fren tesisatındaki bozukluktan kaynaklandığı dosya kapsamından anlaşılmakta olup, açıklanan durum karşısında, olayda (ağır kusur) şartının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…” Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 20.11.2006 Gün 2005/11122 E. ve 2006/11935 K. ( http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm)
[15]KILIÇOĞLU, s. 299.
[16] MEMİŞ, s. 6.
[17] TANDOĞAN, s. 46-47.
[18] MEMİŞ, s. 6.
[19] KARASU, s. 116.
[20]MİSİLİ, Sinan, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Uyarınca Sigortacının Sigorta Ettirene Rücu Davası, TBB Dergisi Sayı 133, Kasım-Aralık 2017, s. 613.
[21] KARASU, s. 116.
[22]Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin11.2.2014 Gün 2013/21198E. Ve 2014/1568 K. Sayılı İlamı ( http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm).