Telefon
WhatsApp
  • 28 Kasım 2020, 14:30
İcra & İflas Hukuku

İcra-İflas Hukuku gerçek veya tüzel kişiler arasında herhangi bir neden veya sözleşmeden doğan alacak veya borcun ödenmemesi halinde, alacaklının hangi yollar ile alacağını geri alabileceğini kapsayan hukuk dalıdır. Yargılama hukukuyla yakın bir ilişki içerisinde olan İcra-İflas Hukuku, borçluluk halinde borçlu aleyhine açılacak icra davalarının takibi, sebeplerin oluşmuş olması halinde iflas davalarının takibi, her iki takip metodunun hangi yasal yollarla yapılabileceği konuları üzerinde yoğunlaşmıştır. İcra ve İflas davalarında alacaklının yanı sıra borçluların da aleyhlerine yapılan takip karşısında hangi hukuk yollarına başvurabileceği, yapılan takiplerin sonuçsuz kalması durumunda haczin ne şekilde yapılacağı gibi konular icra iflas hukukunun konuları arasındadır. Muhtasaren İcra-İflas Hukuku ödenmeyen borçların menkul yahut gayrimenkul varlıklara devlet cebri ile el koyularak tahsilini sağlayan hükümleri kendisine konu edinir. İcra-İflas Hukuku takip hukukunun alt bölümlerdir. İcra işlemleri neticesinde alacak miktarı oranında mal varlığına el konulurken; iflas, icraya göre daha ağır neticeleri beraberinde getirmektedir. İflas davaları nihayetinde iflas eden kişinin tüm mal varlığına el konulması söz konusudur. Maddi kaybın haricinde ticarî onur mahvını da beraberinde getiren iflas davalarında, Resmî Gazete’de iade-i itibara dair mahkeme kararının yayımlanması ile mümkün olabilmektedir. İcra-İflas Hukuku’nun içerisinde yerini alan icra davalarında ‘Alacak’ yalnızca maddi değerlerle anılan mal veya para değildir. Boşanma sonucu velayeti verilmiş çocuklar da icra davalarında alacak olarak değerlendirilmektedir. İcra takibine konu alacak para veya alacaklıya verilen bir teminat ise mahkeme kararı bile olmadan takip başlatılabilir. Takibin yersiz olduğunu ve borcu olmadığını iddia eden borçlunun itirazı sonucu takip durabilir. Bu durumda alacaklı, borcu ispat etmek için çeşitli yollarla yapacağı başvurular ile alacağını ispat edebilirse, takibin devamını sağlayabilir. İcra-İflas Hukuku, ilamlı veya ilamsız olarak icra takibine imkân verirken, Yargıtay tarafından yapılan içtihat değişiklikleri sonucunda, alacaklı mahkemeden alınmış bir ilama sahip ise ilamsız icra takibi yapma imkânı ortadan kalkmaktadır. İlamsız icra takipleri genellikle düşük miktarlarda alacakların söz konusu olduğu durumlar için geçerli bir takip yöntemidir. İlamsız icra takipleri 3 farklı şekilde yapılmaktadır. Haciz yoluyla takip, Çek, poliçe ve bonolara yönelik haciz yoluyla takip Kiralanmış bulunan taşınmazlara ilişkin takip İcra-İflas Hukuku, gerçek kişilerin alacakları için 2004 Sayılı İcra İflas Yasası’nın uygulanmasını öngörürken, kamu alacaklarının tahsilinde ise Amme Alacakları Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulanmasını uygun bulmaktadır. İcra-İflas Hukuku herhangi bir sebeple oluşmuş bulunan alacak davalarında ‘Sosyal Devlet’ ilkesini temel ilke olarak benimsemiştir. Bu sebeple alacaklı-borçlu hak ve menfaatleri arasında bu ilkeye uygun dengelemeler sağlanmıştır. İcra takiplerini başlatabilmek için diğer dava çeşitlerinde olduğu gibi mahkemeye başvuru yapmak gereklidir. İcra daireleri tarafından açılan davalar sonucunda alacaklının borç takibi yapması mümkün kılınmıştır. Avukatlık Bürosu olarak 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun konusuna giren dava ve işlemlerle ilgili olarak müvekkillerimiz ve danışanlarımızın hak ve menfaatlerine uygun olarak güncel mevzuat ve kanunlar ışığında etkin ve ivedi şekilde çözüme kavuşturulmaktadır.

Paylaş

Bize Soru Sorun

Bizimle iletişime geçmek ve soru sormak için iletişim butonuna tıklayınız.

İLETİŞİM